Sürdürülebilirlik stratejilerinin faydalarını anlatırken sıraladığımız maddelerden en önemlisi “krizlere hazırlıklı olabilmek”. Mevcut durumumuzu ne kadar gerçekçi olarak değerlendirir, kendimize karşı ne kadar dürüst olabilirsek, koyduğumuz hedefleri ve ulaştığımız sonuçları izleyip gerekli önlemleri alırsak , karşılaşacağımız kriz ortamlarına o kadar hazır olabiliriz.
Ne yazık ki yine sıkıntılı bir dönem ile karşı karşıyayız. Temel stratejilerini , önceliklerini ve olası risklerini doğru belirlemeyen ülkemiz yine bir kriz ortamı yaşıyor. Bu yazdıklarıma tabii ki yurtdışı piyasaların etkilerini ve diğer ülke politikalarını da ekliyorum ama strateji geliştirirken yönettiğimiz yapının etkilenebileceği tüm unsurları da zaten önceden öngörebilmeliyiz. Üstelik katma değerli üretime ve fayda yaratmaya odaklanmayan bir ekonomi, gerçek emeğin karşılığını bulmadığı, rant gelirlerinin destek bulduğu bir yapılanma, eğitime gereken önemi vermeyen ve dolayısıyla da donanımlı insan kaynağına sahip olmayan her ülke, kaynağı ne olursa olsun hep kırılgan bir özellik gösterecektir. Belki bu sefer hatalarımız ile yüzleşip, gelecek nesiller ve ülkemizin güçlenerek ilerleyebilmesi için yeni stratejiler geliştirme ve uygulama şansını yakalayabiliriz.
DURUM DEĞERLENDİRMESİ
Yapılacak ilk iş morali yüksek tutmak. Sağlam duralım ki fotoğrafı iyi görelim ve bir sonraki adımımıza karar verebilelim. Kriz ortamlarında panik yapmak bizi yapabileceklerimizden alıkoyacaktır.
Sonraki adım da böyle bir ortamdan en az zarar görebilecek şekilde durum değerlendirmesi yapıp nasıl devam edeceğimize karar vermek olacaktır.
Mevcut durumumuzu iyileştirirken eşzamanlı olarak içinde bulunduğumuz duruma nasıl geldiğimizi tesbit etmek gerekir ki aynı duruma yeniden düşmeyelim ; içinde bulunduğumuz durum nedir, neden oldu, etmenler neler, benim etkim nedir, ne yapılsaydı bu olmazdı, nerede hata yapıldı , ben ne yapsaydım daha hazırlıklı olurdum ?
YENİ ŞARTLAR YENİ BAKIŞ AÇILARI GEREKTİRİYOR
Dünyayı kasıp kavuran küresel ısınmanın sonuçları, hızlı nüfus artışı , ülkelerin yaşadığı politik ve sosyal problemler sonucu oluşan göçler ve savaşlar zincirleme bir etkiyle tüm ülkeleri etkilemeye başladı.
Artık birilerinin gelip mucizevi bir şeyler yapmasını beklemekten vazgeçip kendimiz de adım atabilmeliyiz.
Ülkemizde hızla gelişen yeni girişimler bunun en güzel örneği. Üstelik bu girişimlerin çoğu Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin en az birini dert edinen ve bu hedeflere yönelik çözüm üreten girişimler. Her birimiz neden şikayet ediyorsak o konuyla ilgili çözüm üretebilir, gücümüz yetmiyorsa bu konuyla ilgili yetkilileri harekete geçirebiliriz,
izleyip denetleyebilir, onların daha iyi çalışmasını sağlayabiliriz.
BİRİLERİ DEĞİL BİZ DEĞİŞTİREBİLİRİZ
Hayatı daha anlamlı, daha hissederek ve dokunarak yaşamanın yollarından biri de bu yaklaşım zaten. Haber izleyerek, sürekli şikayet edip üzülmektense , bizi her ne rahatsız ediyorsa o konunun çözümü için bir şeyler yapabiliriz.
Üstelik öngördüğümüz değişim ve gelişmelere de önce kendimizden başlamak gerekiyor. Ben nasıl bir fayda yaratıyorum, sahip olduğum tecrübe ile kimlere katkım oluyor, çevreye zarar veriyor muyum, sorumlu tüketiyor muyum, ihtiyacım kadarını mı satın alıyorum, neleri çöpe atıyorum, kullanmadığım eşyalarımı geri dönüşüme ya da yeniden kullanabilecek kişilere ulaştırıyor muyum, trafikte ben nasıl davranıyorum, çevremdeki kişiler ile iletişimim nasıl ?
Daha mutlu, daha gerçek ve paylaşımcı bir hayat için şimdiye kadar yapmadıysanız bugün başlayın. Belli bir amaç için çaba göstermeye başladığınızda sizinle aynı hedefe yürüyen kişilerle karşılaşmak en güzel sürpriz olacak.
30 Kasım – 11 Aralık 2015 ‘te gerçekleştirilen Paris İklim Anlaşması, uzun süren müzakerelerin sonucunda Nisan 2016’da taraflarca imzalanmıştır. Devam eden süreçte Haziran 2017 tarihinde Amerika Başkanı Donald Trump anlaşmadan çekildiklerini açıklamıştır.
Paris İklim Anlaşması’nın ardından gerçekleştirilen COP, G7 Zirvesi ve Petersberg İklim Diyaloğu notlarıyla ilgili bilgileri aşağıda bulabilirsiniz.
6-17 Kasım 2017 COP23 Bonn
Bonn’da COP 23’ün ana teması Talanoa Diyalogu olarak belirlendi. Talanoa, bir Fiji deyişi olup, arka plana bir şey gizlemeden hikayeler anlatmak anlamına gelmektedir. Katılımcılar, Talanoa Diyaloğu’nun 3 ana sorusu olan “Neredeyiz? Nereye gitmek istiyoruz? Oraya nasıl ulaşacağız?” sorularına bu toplantıda cevap bulmaya çalıştılar.
Dört yılda bir yenilenen İklim Finansal Mekanizması’nın altıncısı da COP23 Bonn toplantı sırasında gerçekleştirildi.
Paris İklim Anlaşması sonucunda maddeleri içeren Kural Kitabı’nın (ülke taahhütlerinin çerçevesini, nasıl yürütüleceğini, nasıl bir yol izleneceğini ve uyum çabalarının şeffaf bir şekilde rapor edilmesini kapsayan kurallar) hazırlanması 7 -18 Kasım 2016 tarihlerinde Marakeş’te başlanmış olup 6 – 17 Kasım 2017 tarihlerinde Almanya’nın Bonn şehrinde devam edilmiştir.
COP 23’te Kural Kitabı’nın tamamlanması planlanıyordu, fakat yapılan görüşmelerde bazı alanlarda ilerleme sağlanıp bazı konularda ise yaşanan diplomatik tıkanıklıklar sebebiyle ileride yeniden müzakere edilmesi kararı alındı.
Paris İklim Anlaşması ardından gerçekleşen diğer toplantılar
COP23’ün ardından 8-9 Haziran 2018 tarihleri arasında G7 Zirvesi ve 18-19 Haziran 2018 tarihleri arasında gerçekleştirilen 9.Petersberg İklim Diyaloğu toplantıları Paris Kural Kitabı’nın ana hatlarının belirlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır.
G7 Zirvesi
8-9 Haziran 2018’de gerçekleşen G7 Zirvesine , dünyanın en büyük ekonomisine sahip olan ABD, Almanya, Fransa, Britanya, İtalya, Kanada, Japonya liderleri katılmıştır.
Toplantı öncesi liderlerle Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Donald Tusk, ABD’nin kurallara dayalı uluslararası düzene meydan okunmasından kaygı duyduğunu dile getirmiştir.
Zirveye damgasını vuran durum ise ABD Başkanı Donald Trump’ın tutumu ve ABD’nin çelik ve alüminyum ithalatına ek vergi getirme kararı olmuştur. Dünya liderleri bu ek vergilerden vazgeçmesi için Trump’ı ikna etmeye çalışmışlar ancak liderler arasında görüş ayrılığı halen devam etmektedir.
9.Petersberg İklim Diyaloğu
Almanya’nın önerisiyle her yıl ortasında Berlin’de düzenlenen 9.Petersberg İklim Diyaloğu bu yıl 18-19 Haziran’da gerçekleştirildi.
9.Petersberg İklim Diyaloğu’nda iklim koruma ve adalet konularına odaklanıldı.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, iklim değişikliğine ve küresel ısınmaya dikkat çekerek önceliğin 2 derece sınırının korunması olduğunu vurgulamıştır.
Paris İklim Anlaşması ardından gelecek önemli toplantılar
3-8 Eylül 2018 tarihleri arasında Tayland’ın başkenti Bangkok’ta ek müzakere oturumları yapılacak ve Paris İklim Anlaşması’nın kural kitabının yazılması için bir araya gelinecek.
Taraflar, Aralık ayında yapılacak olan G20 zirvesi ve 3 – 14 Aralık’ta Polonya’nın Katoviçe şehrinde düzenlenecek COP24 görüşmelerinde iklim zirvesinde Kural Kitabı’nı anlaşmaya bağlamak üzere bir araya gelecekler.
1 Temmuz 2018 tarihinden itibaren GRI sürdürülebilirlik raporlarında kullanılan GRI G4 sisteminden GRI Standards sistemine geçiş tamamlanmış olacaktır. Bu tarihten itibaren GRI, G4 standartlarında hazırlanmış raporlar için bir destek veremeyecektir.
GRI Sürdürülebilirlik Raporlaması Yönergeleri 2000 yılından başlayarak 90’ın üzerinde ülkede binlerce kuruluş tarafından ekonomi, çevre ve toplum üzerindeki etkileri hakkında kamuoyunu bilgilendirmek için kullanılmıştır. 2016 yılında GRI, kılavuzların kalitesini ve kullanım kolaylığını daha da iyileştirmek için gösterdiği çaba sonucunda GRI Standards sistemini kullanıma sunmuştur.
Standartlar modüler olup birbiriyle bağlantılı bir yapıya sahiptir ve bir dizi ekonomik, çevresel ve sosyal etki hakkında raporlama yapmak için küresel en iyi uygulamayı temsil eder. Bu onları güncellemeyi kolaylaştırır, böylece farklı alanlardaki gelişmelere ayak uydururlar.
Sosyal medyada ilk gördüğümden beri aklımda Retuna; İsveç’te Ağustos 2015’de açılmış bir geri dönüşüm marketi, kullanılmayan eşyaların yeniden hayat bulup yeni kullanıcılarına ulaştırıldığı bir pazaryeri.
İsveç ise Tetra-Pak’da işe girdiğim 1991 yılından beri gerek yaşam tarzları, insan haklarına yaklaşımları, çevreye olan saygıları ve gösterdikleri özen ile , gerek iş hayatımda gerekse özel yaşamımda, aileden gelen destekleyici alışkanlıkların etkisiyle beni benzer bir hayat anlayışına yönlendirdi. İş hayatımdaki prensiplerimin yanı sıra özel hayatımdaki alışkanlıklarımı da bu yaklaşımda sorgular ve yapabildiğim kadarıyla değiştirir oldum.
Sürdürülebilir Yaşam Anlayışı
2008 yılından başlayarak üzerinde çalıştığım sürdürülebilirlik kavramını iş hayatına ve kurumsal yapılara uygulama çabam sırasında bireylerin bu konuda bilinçlendirilmelerinin ve şirketlerden bu yaklaşımda ürün ve hizmet üretmelerini talep etmelerinin gerekliliği düşüncesine ulaştım. Bizler ne zaman kendi hayatlarımızı sürdürülebilir kılma konusunda çaba göstermeye başlarsak şirketler de bizlere aynı yaklaşım ile ürün ve hizmet üretme konusunda kendilerini zorunlu hissedecekler.
Sürdürülebilir yaşam , sahip olduğumuz kaynakları ileriki nesillere de bırakabilecek şekilde verimli kullanarak, yenilenebilir enerji kaynaklarını sorumlu bir şekilde tüketerek, insana hak ettiği değeri her ortamda göstererek, çevreye ve canlılara zarar vermeden, etik değerlere bağlı kalarak iş ve bireysel yaşamımızı idame ettirmekten geçiyor.
Bu konudaki çabalarım, gerek yurtiçindeki gerekse yurtdışındaki örnek projeleri takip ederken, sadece İsveç dilinde paylaşılan projeler karşıma çıkmaya başlayınca İsveççe bile öğrenmeye kadar götürdü beni.
Bu konuda üretebileceğim projeler üzerinde çalışırken gördüğüm Retuna geri dönüşüm marketini önce yayınlardan, sonra web sayfalarından incelerken , başka bir sosyal proje için İsveç’e gitme gerekliliği ortaya çıkınca yolumu Retuna’ya kadar ulaştırdım.
Retuna’ya ulaşım ve yerel yaşam
Eskilstuna, Stockholm’e tren ile 1,5 saat, sonra da ister otobüs, ister taksi ile kısa sürede (10 dk) ulaşabileceğiniz bir yerde. Yakın çevresinde çok fazla bir yerleşim alanı yok ancak en önemli özelliği büyük bir geri dönüşüm merkezinin hemen yanında konumlandırılmış olması.
Çevre halkı araçlarının arkasına taktıkları küçük römorkörler ile kullanmadıkları eşyaları, evlerinde veya işyerlerinde ayrıştırıp biriktirdikleri her çeşit malzemeyi buraya getirip bırakıyorlar. Retuna’nın önünde oturduğum 15 dakika süresince aralıksız araç giriş-çıkışını izledim. Bu onların hayat düzenlerine yerleşmiş bir alışkanlık. Sadece atık konusunda da değil, özellikle enerji kullanımında da çok dikkatli davranıyorlar. Şehir içinde eğer önemli bir ihtiyaçları yoksa araba yerine öncelikle bisiklet sonra da toplu taşımayı kullanıyorlar. Birçoğunun Stockholm dışında da bir evleri var ve arabalarını tren ya da otobüs ile ulaştıkları noktada bırakıp, şehirde bisiklet veya toplu taşımayı kullanıyorlar.
Kurumsal yapısı ve işleyiş
Retuna Eskilstuna belediyesinin bünyesinde oluşturulmuş ve bu bölgenin en büyük geri dönüşüm merkezinin yanında kurulmuş. Buraya ulaştırılan eşyalar önce belediyenin bir ekibi tarafından ayrıştırılıyor. Tamir edilebilecek olanlar tamir edilip kullanım alanlarına göre market içindeki ilgili mağazalara dağıtılarak satışa sunuluyor. Bu mağazalar arasında çocuk eşyaları, antikalar, cam eşyalar, kıyafet, elektronik malzemelerin satıldığı ayrı ayrı dükkanlar, çok uygun fiyata satılan kitapların bulunduğu bir kitap koridoru, inşaat malzemelerinin bulunduğu bir bölüm, spor malzemelerinin ve ağırlıklı bisikletlerin bulunduğu bir dükkan bulunuyor. Ziyaretçilerin dinlenebileceği çok güzel bir kafe de var. Ayrıca üst katında geniş bir konferans alanı ve çeşitli el sanatları kurslarının verildiği bir eğitim bölümü mevcut. Burada sık sık çeşitli sanat dallarında eğitimler düzenleniyor ve sürdürülebilir yaşam konusunda bilinçlendirici konferanslar veriliyor.
Finansal Getirisi de var
Retuna’nın kuruluş amacını, halkı geri dönüşüm, kaynak kullanımı, sorumlu ve sürdürülebilir bir yaşam konusunda bilinçlendirme olarak tanımlıyorlar. Ancak Retuna’nın başarısı ticari olarak da beklenenin üzerinde bir getiriye ulaşmış ve 2016 yılında 8.1 milyon İsveç kronluk satış hacmi gerçekleştirilmiş.
Ülkemizde uygulanma olanakları
Ülkemizde sürdürülebilirlik ve ağırlıklı çevreyi koruma hassasiyetli birçok girişim mevcut. Bu girişimlerin her birinin hedeflerine ulaşabilmesi için de doğru planlanacak bir sistem içinde ilerlemeleri gerekiyor. Kullandığımız kaynaklara göstermemiz gereken özen ve ürettiğimiz atıkları ayrıştırma ve yeniden değerlendirilebilecekleri merkezlere ulaştırma çabaları yaygınlaşmaya başladı. Ancak bütün bunların özellikle yerel yönetimlerin planlama, kontrol ve yönetimiyle hayata geçirilmesi ve sürdürülebilir olması mümkün. İlk aşamada doğru bilgilendirmeler ile evlerde atıklarını ayrıştıracak olan vatandaşlarımızın bu atıkları götürebilecekleri noktaların hazır olması gerekiyor. Bunun yanı sıra bu atıkları hem ayrıştırmanın hem de geri dönüşüm noktalarına ulaştırmanın da hayatımızın bir parçası olması gerekiyor.
Üstelik ürettiğimiz atıklara dikkat etmeye başlamak bizleri daha bilinçli tüketim ve daha dikkatli satın alma yaklaşımına kadar götürüyor.
—
Travel to Retuna
A visit to Retuna has been in my mind since I first saw it in social media; a recycling market opened in Sweden in August 2015.
During the time (1991-1994) when I worked in Tetra-Pak, I had the chance to see Sweden’s life style in various fields; their approach to human rights, respect for the environment, their understanding in creating value in business life etc. After that period of time I changed some of my habits in my private life as well as my principles and roadmap in my business life and start to learn and work more about sustainability.
Sustainable Living Approach
Sine 2008 I am working on the implementation of sustainability approach in companies strategies. Lately I am thinking about the necessity of individuals to be conscious about sustainability and their demand from companies to be more responsible about sustainability in every field. Whenever we’ll begin to make efforts to sustain our own lives, companies will feel obligated to produce products and services with the same responsible approach. Sustainable living means to use our resources in a way which will enable us to keep up them to future generations, to use renewable energy resources in a responsible manner without harming the environment and the living creatures, to show our respect to every human being and to endure our business and individual life by adhering to ethical values. My efforts in this way led me to learn Swedish while I was trying to follow the projects shared only in Swedish :)) and also to Eskilstuna to visit Retuna.
On the way to Retuna
Retuna is in Eskilstuna where you can travel from Stockholm by train in 1.5 hours. From the train station you can reach the market in 10 minutes by bus or by a taxi. There is not much residential area in the immediate vicinity, but the most important feature is that the market is positioned right next to a large recycling centre. People living nearby are bringing here all kinds of materials and goods which they are not using anymore. I followed the uninterrupted car entry-exit for 15 minutes while I was waiting in front of Retuna. This is a habit that is settled in their life patterns. They are also very careful not only in waste but also in energy use. If they do not have an important need in the city, they use bicycles and public transport instead of cars. The ones, who have a home outside of Stockholm, leave their cars at the point where they arrive by train or bus and use bicycles or public transport in the city.
Institutional structure and functioning
Retuna in Eskilstuna was built around the municipality and was established near the largest recycling center in this region. The goods transported here are first separated by a team of the municipality. Those that can be repaired are repaired and distributed to relevant stores within the market according to their usage areas. You can find children’s furniture and goods, antiques, glassware, clothing, individual shops selling electronic equipment, a book hall with books to affordable prices, a section where construction materials are found, sports equipment and a shop with heavy bicycles etc. There is also a very nice cafe where visitors can rest, a large conference room on the top floor is for awareness-raising conferences on sustainable life and another training section where frequent trainings organized in various art branches.
There is also a Financial Success
They define the purpose of the organization as raising awareness about recycling, resource use, responsible and sustainable life. However, the success of Retuna has reached a commercial level higher than expected and in 2016 they reached a sales volume of 8.1 million Swedish kroner.
Starting to pay attention to waste we produce leads us to a more conscious consumption and a more careful purchasing approach.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK RAPORLAMASI NEDİR ? NE DEĞİLDİR ?
Her alanda yaşadığımız hızlı değişimler yürüttüğümüz işleri ve stratejilerimizi sürekli gözden geçirmemizi gerektiriyor. Sürdürülebilirlik kapsamında geliştirilen stratejilere bağlı olarak oluşturulan raporlar da aynı değişimi yaşıyor. Bu nedenle hem mevcut hem de bu çalışmalara yeni başlayacak olan şirketlerin aklındaki soru işaretlerini gidermek için yeniden yazmak istedim.
NEDİR ?
• Temel tanımıyla sürdürülebilirlik raporlaması, bir organizasyonun ekonomik, çevresel, sosyal, etik ve yönetimsel performansını gösteren rapordur. Raporlamaya başlamak aslında çok iyi bir planlamayı, tüm verilerinizi gözden geçirebilmeyi, stratejilerinizi çok yönlü oluşturmayı da beraberinde getirecektir. Rapor aslında sürdürülebilirlik hedeflerine yönelik olarak oluşturduğunuz stratejilerinizin, bu kapsamdaki projelerinizin ve yaklaşımınızın yarattığı faydaların ortaya konuluşudur, bir sonuçtur. İdeal bir sürdürülebilirlik raporu aynı zamanda geçmiş performanslarınızın bir karşılaştırması ve yeni hedeflerinizin ortaya konulmasıdır. Hedef oluşturmak raporlamanın en temel amaçlarından ve gerekliliklerinden biridir. Aslında bir sonraki raporunuzun da ana hatlarını şimdiden oluşturmuş olursunuz. Raporun yayınlandığı gün aslında bir sonraki raporunuz için çalışmaya başladığınız ilk gündür.
• Hedefler sizi ileriye taşır, yeni yol haritaları oluşturmanızı sağlar.
• Veri oluşturmak için yaptığınız ölçümler mevcut durumunuzu sağlamlaştırır ve aynı zamanda risklerinizi fark etmenizi ve kontrol etmenizi sağlar.
• Raporunuz doğru bir şekilde hazırlandıysa, sizin sürdürülebilir kalkınma hedeflerini ne kadar dikkate aldığınızı, risklerinizi kontrol edebildiğinizi, güvenilir bir şirket olduğunuzu, uzun ömürlü bir şirket olabilmek için gerekli stratejileri oluşturduğunuzu gösterir.
• Raporda yayınlanan tüm verilerin bağımsız bir denetim firmasının onayından geçmiş olması raporun güvenirliği için mutlaka gereklidir.
• Sürdürülebilirlik raporları şirketlerin web sayfalarında yayınlanır, çok az sayıda basılı örnek bulundurulur.
• Şirketin hangi sürdürülebilir kalkınma hedeflerine hizmet ettiği rapordaki ilgili bölümlerde paylaşılır.
NE DEĞİLDİR ?
• Katılacağınız bir fuar, bir ihale veya bir toplantı için bir haftada hazırlanacak bir rapor değildir.
• Hareket noktası reklam olmamalıdır. Ancak iyi hazırlanmış bir rapor içerdiği yaratıcı proje uygulamaları ile kurumsal iletişime önemli ölçüde destek olacaktır.
• Belli bir standart formatta olmak zorunda değildir. Önemli olan kuruma özel olması ve kurumun yaklaşımını şeffaf ve doğru olarak yansıtmasıdır. Her şirket kendi yapısı, yaklaşımı ve iş anlayışı çerçevesinde kendine uygun raporlama sistemini seçecektir.
• Sadece bir yıl için yapılan, belli bir zamanı içeren bir çalışma değil, tüm yıl boyunca süren iş süreçlerinin içine yerleştirilen bir hedef/analiz/yeniden gözden geçirme/ düzeltme/yeniden hedefleme çalışmasıdır. Mevcut durumu geçmiş yıllara göre kıyaslarken gelecek için yeni hedefler içermelidir.
• Sadece iyi sonuçların bulunduğu değil şirketin geliştirilmesi belirlenen alanlarını / değerlerini ve bu konuda yapılması planlanan projeleri ve hedefleri içeren bir yapıda olmalıdır.
• Raporda paylaşılan verilerin ve projelerin “green washing” denilen sağlam dayanağı olmayan, yapıyormuş gibi görünülen, sırf gündemde olduğu için rapora alınan başlıklardan ibaret olmaması, gerçek ve ölçülebilir hedef ve sonuçları olan uygulamalara dayanması gereklidir.
• Sürdürülebilirlik raporu elinizdeki tüm verileri paylaştığınız bir doküman değil, hedeflerinize ve önceliklerinize yönelik çalışmalarınızın ve sonuçlarının paylaşıldığı 30-50 sayfalık , okuyanın kolay algılayabileceği uzunlukta olmalıdır.
• Raporda ham veriler değil, yorumlanmış, karşılaştırmalı, hedeflere uygunluk açısından değerlendirilmiş bilgiler bulunmalıdır.
Zaman geçtikçe bu konuda yapılan çalışmaların içerikleri ve beklentiler de değişiyor. Gündemi takip edip değişimleri sizlerle paylaşacağım.
Daha yaşanabilir bir dünya bizlerle mümkün, hepimize kolay gelsin …
Sürdürülebilirlik raporlamasının temel amaçlarından biri tüm küresel hedeflere değinmesi olmakla birlikte rapor yayınlamanın şu hedeflere destek olduğu görüşündeyiz.
Blogumuzdaki tüm makaleleri kaynak belirterek paylaşabilirsiniz.
GRI REKABETÇİ İŞ PROGRAMI İLE KOBİLER İÇİN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK RAPORLAMASI
Dünyadaki binlerce büyük şirket halihazırda düşük enerji maliyetleri ve daha üretken çalışanlar gibi sürdürülebilirlik raporlamasının faydalarını elde ediyor.
GRI, boyutları ne olursa olsun tüm şirketlerin bu faydalara erişebileceği görüşünde.
Bu amaçla da küçük ve orta ölçekli işletmelerin veya KOBİ’lerin sürdürülebilirlik raporlamasının pek çok avantajının kilidini açmak için GRI – Rekabetçi İş Programı oluşturuldu.
KOBİ’ler, GRI’nın eğitimi ve koçluğu ve Sayısal Raporlama Platformunun yardımı ile faaliyetleriyle ilgili verileri basit bir şekilde toplayabilir. Bu bilgiler, büyük şirketlerin sürdürülebilirlik raporlamasına kolayca dahil edilebilir; böylece, tedarik zinciri boyunca meydana gelen etkileri daha şeffaf hale getirebilir.
GRI’nın yardımı ile, büyük ve küçük şirketler, sürdürülebilirlik raporlamasının faydalarını, kendileri, iş ortakları, yatırımcıları ve toplulukları için geçerli olacak şekilde kullanabilir.
Program şu anda Kolombiya, Gana, Endonezya, Peru, Güney Afrika ve Vietnam’daki şirketlere açıktır.
Kaynak: http://globalreporting.org
Yazının orijinal halini okumak için tıklayınız.
Videoyu izlemek için tıklayınız.
GRI (Global Reporting Initiative) ve Birleşmiş Milletler Global Compact, Küresel Hedeflerle ilgili kurumsal raporlamayı hızlandırmak için bir Eylem Platformu olan “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) Üzerine İş Raporlaması” adlı bir iş birliği girişimini başlattı.
Sürdürülebilirlik yaklaşımının gelişiminde önemli bir aşamadayız : şeffaflık iş dünyasında yeni bir model haline geliyor. Dünyanın en acil sorunlarına yönelik belirlenen Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşım konusunda iş dünyasının aktif katılımı hala en önemli faktör ancak bu yolda en gerekli adım olan kurumsal raporlama yeterince yaygınlaşamadı.
Dünyanın en büyük kurumsal sürdürülebilirlik girişimi olan BM Global Compact ve sürdürülebilirlik raporlaması alanında dünyanın önde gelen kuruluşlarından olan GRI, bu zorluğun üstesinden gelmek için çığır açan bir eylem platformu oluşturdu. SKH’ler ile ilgili İşletme Raporlaması, GRI Sürdürülebilirlik Raporlama Standartlarını (GRI Standartları) ve Birleşmiş Milletler Global Compact İlerleme Bildirgesini tamamlayacak ve SKH’lerde ölçme ve raporlama yapmayı sağlayacaktır.
Kurumsal olmayan mali raporlamanın değerinin tanınması hızla yaygınlaşmaktadır. İlgili Eylem Platformu, işletmelerin SKH raporlamasını mevcut süreçlerine dahil etmelerine yardımcı olmak için (dünyanın en yaygın sürdürülebilirlik raporlama standartları olan) GRI Standartlarını ve BM Küresel İlkeler Sözleşmesi’nin On İlkesini destek olarak kullanacaktır. Bu, SKH’lerin başarılarını gerçek haline getirebilecek kurumsal eylemi güçlendirecektir.
Bu konu ile ilgili yayınlanan Analizi Raporu “Analysis of the Goals and Targets”, SKH’lerin raporlamasını kolaylaştırmak için göstergeler listesi sağlamayı ve şirketlerin SKH’leri nasıl etkilediklerini anlamalarına yardımcı olmayı amaçlıyor. Analiz 21 Eylül 2017’de BM Genel Kurulunun bir parçası olarak New York’taki BM Küresel İlkeler Sözleşmesi Liderler Zirvesi’nde sunuldu.
SKH’ler ile ilgili İşletme Raporlamasının beklenen sonuçları : Somut bir çıktı olarak SKH’ler ile ilgili İşletme Raporlaması, GRI Standartları ve İlerleme için BM Küresel İlkeler Sözleşmesi İletişimi içinde SKH’ler hakkında raporlama mekanizması sunacaktır. Eylem Platformunun bu çalışması, iki raporlama çerçevesinin hizalanması için de tavsiyede bulunacaktır. SKH’ler üzerine İş Raporlaması Final El Kitabı 2018 başında yayınlanacaktır.
GRI (Global Reporting Initiative) ve Birleşmiş Milletler Global Compact, Küresel Hedeflerle ilgili kurumsal raporlamayı hızlandırmak için bir Eylem Platformu olan “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) Üzerine İş Raporlaması” adlı bir iş birliği girişimini başlattı.
Sürdürülebilirlik yaklaşımının gelişiminde önemli bir aşamadayız : şeffaflık iş dünyasında yeni bir model haline geliyor. Dünyanın en acil sorunlarına yönelik belirlenen Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşım konusunda iş dünyasının aktif katılımı hala en önemli faktör ancak bu yolda en gerekli adım olan kurumsal raporlama yeterince yaygınlaşamadı.
Dünyanın en büyük kurumsal sürdürülebilirlik girişimi olan BM Global Compact ve sürdürülebilirlik raporlaması alanında dünyanın önde gelen kuruluşlarından olan GRI, bu zorluğun üstesinden gelmek için çığır açan bir eylem platformu oluşturdu. SKH’ler ile ilgili İşletme Raporlaması, GRI Sürdürülebilirlik Raporlama Standartlarını (GRI Standartları) ve Birleşmiş Milletler Global Compact İlerleme Bildirgesini tamamlayacak ve SKH’lerde ölçme ve raporlama yapmayı sağlayacaktır.
Kurumsal olmayan mali raporlamanın değerinin tanınması hızla yaygınlaşmaktadır. İlgili Eylem Platformu, işletmelerin SKH raporlamasını mevcut süreçlerine dahil etmelerine yardımcı olmak için (dünyanın en yaygın sürdürülebilirlik raporlama standartları olan) GRI Standartlarını ve BM Küresel İlkeler Sözleşmesi’nin On İlkesini destek olarak kullanacaktır. Bu, SKH’lerin başarılarını gerçek haline getirebilecek kurumsal eylemi güçlendirecektir.
Bu konu ile ilgili yayınlanan Analizi Raporu “Analysis of the Goals and Targets”, SKH’lerin raporlamasını kolaylaştırmak için göstergeler listesi sağlamayı ve şirketlerin SKH’leri nasıl etkilediklerini anlamalarına yardımcı olmayı amaçlıyor. Analiz 21 Eylül 2017’de BM Genel Kurulunun bir parçası olarak New York’taki BM Küresel İlkeler Sözleşmesi Liderler Zirvesi’nde sunuldu.
SKH’ler ile ilgili İşletme Raporlamasının beklenen sonuçları : Somut bir çıktı olarak SKH’ler ile ilgili İşletme Raporlaması, GRI Standartları ve İlerleme için BM Küresel İlkeler Sözleşmesi İletişimi içinde SKH’ler hakkında raporlama mekanizması sunacaktır. Eylem Platformunun bu çalışması, iki raporlama çerçevesinin hizalanması için de tavsiyede bulunacaktır. SKH’ler üzerine İş Raporlaması Final El Kitabı 2018 başında yayınlanacaktır.